Kültürel evrim, farklı çağlardan ve aşamalardan geçse de dönüm noktası olarak kabul edilmesi gereken bir gelişme var: Yazının icadı. Yazıyla birlikte, birikmiş bilginin aktarımı da insanlar arasındaki doğrudan etkileşimden ayrışabildi. Uzun süre önce ölenlerin veya tamamen farklı yerlerde yaşamış ve yaşamakta olan insanların bilgisini de kapsayan sonsuz büyüklükte bir bilgi kaynağı vardı. Bu bilgilerin nasıl saklanıp kullanılacağını öğrenmek gerekiyordu. Başka bir deyişle, okuyabilmek ve yazabilmek gerekiyordu. Ama bu, eğitimi olmayan insanlar tarafından sağlanamayacağına göre, bunu yapabilecek bir kuruma ihtiyaç vardı: Okul! Franz-Michael Konrad, Okulun Tarihi -Antik Çağ’dan Günümüze- kitabında Eski Mısır'dan Antik Çağ’ın liselerine ve Orta Çağ manastır okullarından günümüze kadar okulun tarihini somut bir şekilde anlatıyor. Kitapta, 20. yüzyılda Almanya’daki genel zorunlu eğitime, eğitimin devlet yönetimine geçmesine ve sürekli yeni reformlarla şekillenen gelişmelerine de odaklanılmaktadır. Son olarak ise yazar PISA çalışmasının okulların geleceği için ne anlama geldiğini sorguluyor.