Kleopatra! Hakkında çok az şey bilmemize rağmen –belki de bu yüzden– adı bir efsane hâline geldi. Antik dönemden kalma belgeler, Mısır kraliçesini, iki uç nokta arasında konumlandırıyor: Bir yanıyla gücü ve enerjisi ile nasıl bir siyaset uygulayacağını bilen hükümdar; diğer yanıyla seven ve sevilen bir kadın.
Kleopatra, hakkındaki her türlü yargıya meydan okuyan, esrarengiz denebilecek kadar sıradışı bir karaktere sahiptir. Büyük İskender gibi onun da her nesil üzerinde büyülü bir etkisi olmuştur. Kleopatra’ya dair her hikâyenin onda biri gerçek, onda dokuzu ise efsanelerden, sembollerden ve arzulardan oluşan bir karışımdır.
Kleopatra’nın hem yaşanmış hem de anlatılmış tarihi, erkekler tarafından şekillendirilmiştir. Bağımsız bir bölgenin hükümdarı olmasına rağmen, özgürce hareket edememiştir. Onun yerine karar verenler de yine erkekler olmuştu ve Kleopatra, onların planlarında hesaba katılması gereken pek çok unsurdan sadece biriydi.
Manfred Clauss bu kitabında, adı efsanelerle anılan Mısır kraliçesi Kleopatra’yı kendi siyasetlerinin ve yaşamlarının bir parçası hâline getiren Caesar’ın, Octavianus’un ve Marcus Antonius’un adlarını da sık sık anarak dönemin bir panoramasını çiziyor.