Eserleriyle bugüne dek çok sayıda yazara, sanatçıya ve müzisyene ilham veren Gustave Flaubert, genç yaştan itibaren kendine ihtişamlı bir yazarlık kariyeri yaratmaya kararlıydı. 1857 yılında yayımlanan ilk romanı Madam Bovary’yi uygunsuz bir eser addeden eleştirmenler nedeniyle beklenmedik bir ün kazandı. Daha sonraki çalışmalarında, kendine özgü edebî üslubunu mükemmelleştirmeye çabalarken insanlık durumu ve çağının hızla değişen toplumu üzerine yazmaya devam etti. Flaubert’in ciltler dolusu yazışmalarından ve daha önce yayımlanmamış el yazmalarından yararlanan Anne Green, yazarın Rouen Hastanesinde yetiştirilmesinden Paris’te isteksiz bir öğrenci olarak geçirdiği günlere ve Kuzey Afrika ile Orta Doğu’ya yaptığı kapsamlı seyahatlere kadar onu adım adım takip ederken çalışmalarını, yaşamını ve değişken karakterini de mercek altına alıyor. Bu özlü ve bilgilendirici biyografi, edebiyatseverleri fazlasıyla tatmin edecektir. “Flaubert’in edebiyatı sonsuza dek değiştirdiğini belirten eleştirmen James Wood’u tasdikleyen Green, onun yalnızca tarihî romanlar yazan birinden çok daha fazlası olduğunu gözler önüne seriyor.” |