Felsefi akımlar da birer organizmadır: Onların da yaşam öyküleri, gelişim süreçleri, geçmişleri vardır. Böyle düşünüldüğünde, biyografik bir metin olarak da nitelenebilecek Giyotine Karşı kitabı; postmodernizmin, özellikle de postmodernist siyaset felsefesinin ya da başka bir söyleyişle Aydınlanma Felsefesinin Kıta Avrupası (Fransız) kanadına ve tabii ki Fransız Devrimi’nin toplumsal-siyasal mantığına dönük eleştirisinin, muhafazakâr siyaset felsefesindeki gizil/kullanılmaya hazır kökenlerine ışık tutuyor. Fırat Kargıoğlu, postmodern eleştiriyi muhafazakâr eleştiriyle ilişkilendirirken öncelikle söz konusu ilişkilendirmenin kuramsal ve yöntemsel sınırlarını olabildiğince açık bir biçimde çiziyor ve iyice belirginleştiriyor.
Giyotine Karşı, üç ana bölümden oluşuyor: Birinci ana bölümde Aydınlanma Felsefesi, muhafazakâr eleştiri ve postmodern eleştiriyle ilgili kuramsal çerçeveler belirlenirken, ikinci ana bölümde kurucu akılcılığın siyasal anlamı ve eleştirisi genel panoramik bir bakışla ele alınıyor. Üçüncü ve son ana bölümde ise Anglo-Amerikan Muhafazakârlığını ve Olumlayıcı Postmodernizmi temsil ettikleri düşünülen filozofların, kurucu siyasal akılcılığa dönük eleştirilerinden örnekler veriliyor. Edmund Burke, David Hume, Adam Smith, Michel Foucault, Richard Rorty ve Chantal Mouffe’un kurucu akılcılığa dönük eleştirilerine odaklanılan kitapta, Marksizm, Aristotelesçilik, Psikanaliz ve Katoliklik gibi “büyük anlatıların” yarattığı tekçi totalitarizmler ve bunlardan neşet eden “terör”, toplumsal-siyasal tasarımcılık bağlamında değerlendiriliyor.
“Batı akılcılığının ta başından beri entelektüeller kendilerini öğretmen, dünyayı bir okul, ‘insanları’ itaatkâr öğrenciler olarak gördüler.”
Paul Feyerabend