Eserlerinde sayısız klişenin altını üstüne getirerek Amerikan edebiyatında çığır açan, hattâ bunun için epey geç takdir gören Edgar Allan Poe’nun yaşamı, yazarlara atfedilen klişelerle doludur. Öz anne babasını küçücükken kaybeder, üvey babası tarafından mirasından mahrum edilir, hayal kırıklıkları ve kayıplar hayatında derin izler bırakır. Alkolle başı sık sık derde girer. Hayatının sonuna kadar geçim derdi yakasını bırakmaz. Bu müşkül vaziyetteyken bile, edebiyat tutkusundan asla vazgeçmez. Okurların (ve yayıncıların) romantik-vatansever tarihî hikâyeler peşinde koştuğu bir zamanda insan ruhunun en karanlık ve zayıf yanlarını tasvir etmekten çekinmez. Yazarın özgürlüğünün, özgünlüğün savunucusu olur. Modern anlamda korku ve polisiye türlerinin öncüsü, Sherlock Holmes ve Hercule Poirot gibi ölümsüz karakterlerin fikir babası sayılan Poe, defalarca düştüğü umutsuzluğun, edebi dehasına hâkim olmasına izin vermez; mizahı, hicvi çok iyi bilir ve kullanır. Sonuçta hem yaşamı hem de eserleriyle J. L. Borges, Salvador Dalí, Sergey Ayzenştayn, Walter Benjamin, Arthur Conan Doyle gibi resimden sinemaya, sanatın ve düşüncenin en önemli isimlerinden bazılarını derinden etkiler.
Son derece sade bir dille yazılmış bu kitap Poe’nun yaşamına, eserlerine, sanat ve düşünce dünyasında bıraktığı izlere dair sürükleyici bir bakış sunuyor. İster Poe ile hiç tanışmamış ister tüm öykülerini biliyor olun, keyifli ve öğretici bir okuma vadediyor.
“Akıcı bir tarza sahip bu biyografi, hem akademik özenle iyi araştırma yapılarak hem de geniş bir okur kesiminin kavrayabileceği bir dille yazılmış.”
-The Edgar Allan Poe Review
“Hayes öğrencilerin, akademisyenlerin ve Poe’nun birçok tutkulu okurunun doğru ve aydınlatıcı bulacağı harika bir kısa biyografi çıkarmış.”
-Virginia Magazine of History and Biography