Dünyanın dört bir yanında kapitalizmin atası olarak bilinen İskoçyalı düşünür Adam Smith, en çok “görünmez el” kavramıyla tanınmıştır. Bu “el” kavramı, devlet düzenlemesi ortadan kalkınca bireylerin uzmanlaşmak için özgürleşebilmesini ve böylece herkesin yararına olacak şekilde kendi çıkarlarının peşine düşebilmesini açıklamak için ortaya atılmıştı. Ne var ki dizginsiz kapitalizm savunucuları, Smith’in bütüncül bir ahlak felsefesine dayanan kavramsal çerçevesini adeta cımbızla parça parça çekerek kullanmayı tercih ettiler. Yakın dönem Britanya kültür tarihçisi Jonathan Conlin, işte bu çarpık imgeyi bir kenara bırakabilmek için Smith’in kişisel dünyasını ve içinde yaşadığı sosyal ortamı mercek altına alıyor. Bunu yaparken de Smith’in duygudaşlık üzerine kurulu ahlaki bakış açısını anlatısının merkezine yerleştiriyor. Gerek iktisat disiplini içindeki gerekse etik kapsamındaki tartışmaları tarihsel açıdan daha sağlam bir zemine oturtabilmek için, Smith’in yaşam öyküsünü yaşadığı dönemin gelenekleri ve düşünce yapısı içerisinde, dönemin diğer önemli isimleriyle de ilişkilendirerek sunan Jonathan Conlin, tutarlı bir biyografi sunuyor. “Kıymetli ve gayet güzel yazılmış bir kitap. Conlin tebriği hak ediyor.” |